Vagabond'da eksik giderme ve diğer İstanbul işleri için koşuşturma ile geçen 9 gün sonunda nihayet yolculuğa hazır hale geldik. Parolamız önce Mayra sonra Dünya, ancak bize bir kez daha İstanbul yolu göründü bile. Vizelerimiz için uğraşan denizci arkadaşımız Ümit Küçükçolak özellikle Cebelitarık (İngiliz) vizesinden dolayı pasaportları Temmuz ortası teslim edebileceğini söylüyor. Biz de Mayra Marmara yat rallisini bitirip tekneyi biryerlerde bırakıp pasaportlarımızı almak üzere bir İstanbul ziyareti yapmaya karar verdik. Demek ki Türkiye'den ayrılış Temmuz sonuna doğru olacak.
MAYRA 2005
"Yelken Dünyası" için hazırlayan : Nilgün Gündüz
Pazartesi, 20 Haziran 2005. Ataköy Marina Yat Kulübünün havuz başında verilen kokteyl ve yemek, Kulüp üyelerini, MAYRA sponsorlarını ve organizatörlerini ve katılımcılarını bir araya getirdi. Sadun Boro ve Teoman Arsay ağabeylerimizin de hazır bulunduğu yemekte, MAYRA komodoru Ali Gündüz, gezi hakkında bilgi vererek katılımcı teknelerin reislerini davetlilere tanıttı. Bu yıl Osman Atasoy ve kızı Deniz UZAKLAR 2 teknesi ile rallimizi şenlendirecek. Geçen yıl 12 yatın katılımıyla gerçekleşen MAYRA, bu yıl bir hayli büyümüş; bazı limanlara sığmanın mümkün olamayacağı endişesiyle Ataköy Marina Yat Kulübü, katılımcı tekne sayısını 22 tekne ile dondurmak zorunda kaldı. Keyifli bir atmosferde geçen yemekte ralliciler tanışıp kaynaşma olanağını buldu.
Salı günü, 21 Haziran saat 15:00'te Mayra reisleri ve mürettebatları Ataköy Marina Toplantı salonunu doldurdu. Komodorumuz tarafından hazırlanmış kitapçıklar ralli seyir kuralları, liman krokileri ve gezi boyunca ihtiyacımız olan tüm bilgileri içeriyor. Reislere dağıtılan Mayra çantaları içinde ise bugünden itibaren üzerimizden çıkarmayacağımız civciv sarısı yakalı MAYRA tişörtleri ve şapkaları, ve 12 gün boyunca gurcatalarımızı süsleyecek flamalarımız var.
Ataköy mendireğinin dışında bekleyen tekneler saat 18:00'de bir top sesiyle uyandı, yelkenler kuzeydoğudan gelen 15 knot rüzgarla doldu, ilk durağımız 13 mil güneydoğumuzdaki Heybeliada. Deniz Lisesi, teknelerimize dost kucağını açtı. Görevli subayların yardımıyla yerimize yerleştik. Lisenin 1773'te inşa edilmiş görkemli binasında Lise komutanı dostumuz Albay Abdulah Gavremoğlu ve eşi Hülya Hanım'ın ev sahipliği yaptığı kokteylde Lise orkestrasının müziğiyle sohbet edip, lisenin tarihi hakkında bir sunum izledik. Neşeli bir akşam yemeğinden sonra okulun gözlemevinde dolunayı teleskop ile çok yakından izleme fırsatını bulduk.
Çarşamba, 22 Haziran 2005 Heybeliada – Esenköy etabını y/y ONUR teknesinden Onur Ayatar'ın kaleminden izleyelim:
İkinci günümüde rotamız Esenköy. Komodorumuzun start topunu ateşlemesiyle saat 10:00da topluca hareket ettik. Hava açık ve güzeldi. Yelken açma özlemimize karşı koymadık, sakin bir seyirden sonra, saat 13:00te Esenköy'e ulaştığımızda kimimiz aborda olurken, kimi tekneler kıçtankara yanaştı. Her zamanki gibi elektrik ve su ikmallerini yaptık. Depolarımızı Esenköy'ün dağlardan gelen dupduru içme suyu ile doldurup, flamalarımızı çay bahçesine astıktan sonra birer yorgunluk çayı içtik. Turistik çuf çuf trene binerek Şelale restorana gitmek üzere yola çıktık. Akşam, Esenköy'ün esintisinden üşümemize rağmen Belediye Başkanı Adnan Kaptan ile birlikte güzel bir akşam yemeği yedik. Esenköy'e gelip kazandipli dondurma yemeden gidilir mi? Akşam yemeğimizi tatlıya bağlayıp ertesi sabah Zeytinbağı'na hareket etmek üzere teknelerimize döndük.
Perşembe, 23 Haziran Saat 10:00'da Esenköy Limanı açıklarında yankılanan bir pare top atışının ardından yine yollara revan olduk. Armutlu burnuna kadar çok hafif esen kuzeydoğu rüzgarı artarak yelkenleri doldurdu. Öncü kuvvetimiz m/y ESEN yanımızdan bir fişek hızıyla geçerek Zeytinbağı limanında gerekli düzenlemeleri yaptı ve teknelerin kolaylıkla yanaşmasını sağladı. Zeytinbağı Belediye Başkanı Ali Turan 'ın rıhtımda hazırlattığı zeytin – zeytinyağı – çörek şöleninden sonra Esen bey 'in 60 kişilik MAYRA ekibi için Istanbul'dan alıp getirdiği lezzetli mantıları pişirip yedik. Sıra geldi çok sevdiğimiz Zeytinbağı'nı rehberimiz Hasan eşliğinde sokak sokak gezmeye… Her binanın ayrı bir öyküsü var, bunları doğduğu yere gönülden bağlı bir ağızdan dinlemek insanı etkiliyor. Kiliseden dönüştürülmüş tarihi camiyi, mozaikleriyle ünlü kiliseyi ve Uludağ Üniversitesinin restorasyonuna başlayıp maddi olanaksızlıklardan yarım bıraktığı okulu gezdikten sonra güneş batarken, birçoğumuzun Karadeniz Yat Rallisinde y/y KIRAÇA ile tanıdığı dostlarımız Şerif bey ve Nisa hanımın yeryüzündeki cennet köşesindeki evlerinde 60 kişilik grubumuza verdikleri yemek davetine katıldık. Nisa hanım'ın yemekleriyle, Şerif bey'in ızgarada pişirdiği etlerle, bize hediye ettikleri ev yapımı zeytinlerle ve muhabbetle geçen bu ziyafet hafızalardan kolay kolay silinmeyecek.
Cuma, 24 Haziran Zeytinbağı – Çayağzı etabında y/y ADA teknesinden Oya Nuzumlalı, izlenimlerini şöyle yazmış:
Güneşi batırdığımız harika ziyafetten dolayı sabah uyandığımda hala toktum. Nisa Hanım ve Şerif bey hepimize sıcak tahinli pide getirdi. Çayımızı içtik ve Çayağzı'na doğru yola koyulduk. Komodor Ali Bey top attı ve yolculuk başladı. Öğlene kadar orsa seyrinde çok güzel yelken yaptık. y/y MAVİ açıklardan seyretti. y/y ONUR cenoasını açmış, kıyıya yakın gidiyordu. y/y UZAKLAR ise her zamanki gibi uzaklardaydı ve yelkenlerini açmıştı. y/y SÜRGÜN İmralı Adası'na çok yaklaştığı için telsizden uyarıldı. Her gün olduğu gibi saatler onikiyi biraz geçer geçmez rüzgar bizi terk etti. Motora sarıldık ve saat 16:00 civarında Çayağzı'nda demirledik. Motoru arızalanan y/y LINDA ve ona yardım için kalan y/y AYALA ne yazık ki bize katılamadı. Erkenden vardığımız için Çayağzı'nı gezelim dedik, ama gezimiz hemencecik bitti. Çayağzı, limanı kendisinden daha büyük olan ve sahilde balıkçı barınaklarının bulunduğu şirin bir Marmara köyü. y/y ASA'nın sahiplerinden Hüseyin Bey deniz suyuyla teknesini yıkadı, ama tuvaletin lumbozunu açık unuttuğu için tuvaleti de temizlemeleri gerekti. Çayağzı'nda hep birlikte rıhtımda piknik yapmaya karar verdik. Herkes yaratıcılığını kullandı ve saat 19:00 civarında teknelerden soğan ve yemek kokuları yükselmeye başladı. Beyaz plastik masalar ve sandalyeler teker teker temizlenip rıhtıma dizildi. Bulgur pilavından semizotuna, zeytinyağlı fasülyeden helvalı rakı mezesine kadar birçok yemek ve salata yapıldı. Üç ampulle aydınlatılan rıhtımda muhtar Halil Uğur'un kömür ızgarasında yaptırdığı köftelerle çok keyifli bir gece geçirdik. Kapkara bulutlar yanaştılar, ama y/y ORA'dan Ümit Bey'in emirlerini dinleyip biz iyice doyup teknelerimize çekilene kadar yağmaya başlamadılar.
Cumartesi, 25 Haziran. Çayağzı – Erdek etabını y/y BIANCA'dan Cenk Cesur'dan dinliyoruz:
Bugün saat 8:30'da hareket edeceğimizden daha erken uyandık. Ancak kamaradan kafamızı dışarı uzattığımızda biraz moralimiz bozuldu. Bütün gece esen poyraz kara bulutları getirmiş ve hava bir hayli serinlemişti. Komodorumuz Ali Bey tek tek tekneleri dolaşarak hava şartları nedeniyle yüzme molalarının iptal edildiğini, rotamızın doğrudan Erdek olacağı ve hareket saatimizin saat 10:00a alındığını bildirdi.
Saat 10:00da artık klasikleşen hareket topu patladı ve mendirek çıkışında toplanan tekneler birer birer harekete geçtiler. Yola çıkalı 15-20 dakika olmuştu ki m/y AZADE teknesinden Garo ağabeyin telsiz anonsundan motorunda bir problem olduğu ve kayalıklara doğru sürüklendiği bilgisini aldık. m/y RÜYA ve y/y SÜRGÜN tekneleri hemen yarıma koştular ve Azade etabın geri kalanını Sürgün'ün yedeğinde tamamladı. Rallilerin güzelliği de bu. Başın sıkıştığında yardıma koşacak birileri her zaman hazır.
Kapıdağ yarımadasındaki tepeleri iskelemizde bırakırken, tepeleri taç gibi kaplamış bulutların fotoğrafını çekmeyi ihmal etmedik. Bir süre sonra yunuslar ortaya çıktı, hepimizimn tekrar yüzü gülmeye başladı. Biraz sonra filodaki tekneler yelkenleri bastı. Filonun önünden giden m/y ESEN teknesinden gelen telsiz anonsu ile İlhanköy açıklarında havanın düzeldiğini ve rüzgarın kesildiğini öğreniyoruz. Eh belki Ocaklar koyunda küçük bir yüzme molası verebiliriz.
ACAROĞLU, ONUR ve MOBY DICK yelkenlileriyle birlikte grubun önünde giden tekneleri takip ediyorduk. İlhanköy açıklarındayken y/y ORA'dan bir anons daha. Narlıköy'ü geçince Ocaklar koyu civarında lokal bir rüzgar sağanağı olduğunu ve rüzgarın hızının zaman zaman 30 deniz miline kadar çıktığını öğreniyoruz. Biz yelken seyrinde çok tecrübeli olmadığımız için, yelkenleri tamamen indirip, bu sağanakları motor seyri ile geçmeyi tercih ediyoruz. Narlıköy'ü henüz iskelemizde bırakmışken, rüzgar kendini gösterdi. 20, 25, 30 ve 35 deniz milini rüzgar göstergemizde görüyoruz (daha sonradan 43 deniz miline kadar çıktığını öğreniyoruz). Bu sırada hemen iskelemizde seyretmekte olan s/y ONUR teknesinin reisi Onur Ayatar'ın sevinç nidaları bize kadar geliyor. Böyle havayı Marmara'da her zaman bulmak zor, tadını çıkarmak lazım! İskele bordamızdan gelen rüzgar, sanki orsa seyrindeymişiz gibi tekneyi yatırıyor. Bu arada teknenin havuzluğunda arka arkaya patlayan iki dalga ile yapamadığımız deniz molasını telafi ediyorum. Yaklaşık 20 dakika sonra rüzgarın hızı 15- 20 mile düşüyor. Birer birer Erdek Limanına kıçtankara yanaşıyoruz. Yaklaşık 12 saatlik seyirle bize yeniden yetişen y/y Linda ve Ayala'yı tekrar aramızda görmek çok güzel.
Liman içindeki çay bahçelerinde içilen yorgunluk kahveleri, su ve yakıt ikmallerinden sonra Erdek plajından denize girdik. Günü, güneş denize batarken Erdek sahilindeki bir restoranda yediğimiz yemekle tamamladık. Gece yarısına doğru Belediye Başkanı Hüseyin Sarı'nın doğumgünü için yapılan havai fişek gösterisini seyredip, bir etabı daha bitirmiş olmanın verdiği tatlı yorgunluk ile teknemiz Bianca'ya döndük.
Pazar, 26 Haziran; Erdek – Avşa etabını ise y/y SÜRGÜN teknesinden Zeynep Oral şöyle yazıyor :
Sabah, ralli boyunca standard vira demir saatimizde “Welcome to Erdek” yazısını arkamızda bırakarak, liman içinde nazlı nazlı uçan martılara ve dün gece bizi sarmalayan Erdek limanına veda edip Paşa Limanı'na yöneldik. Arkamızda bıraktığımız martıların kanatları, yerlerini önümüzde seyir yapan teknelerin yelkenlerine bıraktılar. Paşalimanı adasının güneyinden devam eden güzel bir seyirle adanın batı yakasından koya girdik. Paşalimanı'nın muhteşem doğası ralli teknelerinin de gelmesi ile adeta taçlanmıştı. Burada gün boyu süren deniz molası, günlerdir havaların bulutlu olmasından dolayı üşüyen kemiklerimizi ısıttı. Avşa'ya doğru hareket anonsu verildiğinde, denizde yüzen çocuklarımızın yüzlerinde bir burukluk hissettim, ama yapılacak kısa seyir ve Avşa'da onları bekleyen değişiklikler bu burukluğu çok çabuk yok etti. Avşa Adasının Kuzeybatı ucunda halen inşası süren limana girdiğimizde, doğrusu çok şaşırdım. Bundan sonraki seyirlerde bu ve buna benzer limanlara uğramalıyız ki, özellikle amatör denizciler için yaratılan güzellikler heba olmasın. Avşa Belediyesi elemanlarının limana bağlanışımızda gösterdikleri yakın ilgi ve Belediye Başkanı Cevdet Çağlar'ın her tekneye ikram ettiği şaraplarla gösterdiği misafirperverlik ise bir başka güzeldi. Günbatımında havuzluklarda içilen bu şaraplarla günün güzelliğini bir kez daha yaşadık. Avşa'da yediğimiz nefis balık ve deniz ürünlerinin tatları ise güzel bir gün doğumu tadında hala damaklarımızda.
Pazartesi, 27 Haziran. Komodorumuz ESEN motoryatı ile birlikte MAYRA teknelerine daracık Marmara Adası limanında yer açmak amacıyla erkenden Marmara Adası'na gitti. y/y ORA'dan arkadaşımız Ümit ile birlikte y/y VAGABOND'u Marmara Merkez Limanına yanaştırdık. Bu daracık limana 22 teknenin bağlanması gerçek bir mucizeydi. Öğleden sonra telsizden aldığımız haber üzerine Ali ve Ümit bir balıkçı teknesine binip karaya oturan m/y RÜYA'yı kurtarmaya gittiler. Ümit olay yerine ulaştıklarında gördüklerini şöyle anlatıyor: “ Uzaktan baktığımda zeytinliklerin ortasında bir motoryat görünce gözlerime inanamadım! ”. Fethi Bey arkadaşımız yüzme molası verdiğinde kıyıya biraz fazla yaklaşınca bir kum tepeciğine oturmuş. Onu kurtaran balıkçı, denizlerde dayanışmanın her denizcinin görevi olduğu gerekçesiyle ücret almadı, ama Fethi Bey'in hediye ettiği bir şişe içkiyi geri çevirmedi.
Akşam Belediye Başkanı Cem Kırık, Liman Başkanı, Su ürünleri Kooperatif başkanı ile birlikte bir lokantada nefis bir yemek yedik. Belediye başkanının Girit asıllı annesinin yaptığı yumurtalı kuşkonmaz kavurmanın tadına doyamadık.
Salı, 28 Haziran. Marmara Adası – Tekirdağ. Sakin bir havada adanın batısından sıyrılıp MAYRA'da ilk kez Tekirdağ'ın tamamlanma aşamasındaki yat limanına doğru yola cıktık. Yol boyunca, çeşitli nedenlerle MAYRA'yı başından yakalayamamış, ama Tekirdağ'da bize katılacak olan 4 “ÖZMAYRA” teknesinin mürettebatının telsizde“Seni göremiyorum, ya sen beni görebiliyor musun?” “Ben de seni göremiyorum!” şeklindeki konuşmalarını dinlemek, onların üzerine yağan yağmurun şiddetini anlamamıza yetti. ÖZMAYRA'nın adı o anda değişerek “3 Nokta” rallisi adını aldı. y/y Paganini, y/y Dost T, y/y İmbat 3 ve y/y Krem Şanti'nin katılımıyla MAYRA teknelerinin sayısı 26'yı buldu.
Otobüslerimiz bizleri önce Etnografya Müzesinee, sonra başarısız bir darbe harekatından sonra Tekirdağ'a sığınan Macar prensinin evine götürdü. Özelleştirilen eski Tekel fabrikasını da ziyaret edip üretilen şarapların tadına baktıktan sonra Tekirdağ Yelken Kulübünün tesislerinde Tekirdağ Valisi Ahmet Özyurt, Belediye Başkanı Ahmet Aygün, Yelken Kulübü Başkanı Refik Akçakaya ve Liman Başkanı Ahmet Erdoğan ve eşleri ile birlikte bizlere ikram edilen ünlü Tekirdağ köftelerimizi yedik, teknelerimize geri döndük.
Çarşamba, 29 Haziran. Saat 10:00'da Tekirdağ limanının hemen çıkışında telsizde y/y DOST T teknesinden Tülin'in sesi duyuldu: bir gemiye çarptıklarını, yardıma ihtiyaçları olduğunu bildiriyordu. y/y ORA teknesinden Atilla ve Ümit hemen duruma hakim oldular. DOST T'nin kırılan gurcatasını ve kopan ön istralyasını 4-5 saat içinde tamir edip saat 18:00'de hep birlikte Mürefte'ye ulaştılar. Otopilot bazen boyle azizlikler yapabiliyor, ama rallici dostların maddi ve manevi desteği ile hasarın üstesinden geliniyor.
Tekirdağ – Mürefte etabı hakkında y/y MAVİ teknesinden Birsen İnce, günlüğüne şunları yazmış:
Bir gün önce Tekirdağ'da marinaya girerken yaşadığımız sert havanın tersine çok hoş bir havada Mürefte'ye gelip bağlandık . Bütün teknelerde, Belediye Başkanı Abdullah Perçin, Liman Başkanı Mesut Kızılırmak ve Mürefte'lilerin hazırladığı coşkulu bir karşılama töreni ve olağanüstü güzel ikramlar nedeniyle, güleryüz hakimken; Mavi'de (dört kişilik ekibinin hepsi doktor olduğu için komodorumuz tarafından ‘Kızılay teknesi' diye isimlendirilen teknemizde) hüzün var. Mürefte bizim son durağımız. Yarın sabah hiç içimizden gelmediği halde denizdeki arkadaşlarımızdan ayrılacağız, işe dönüp tekrar yoğun bir şekilde çalışmaya başlayacağız. Aklımız, kalbimiz Marmara'da, Mayra'da … Kaptanımız Ümit İnce gelecek yıl mutlaka diğer duraklara da uğrayacağımız sözünü veriyor da biraz yüreklere su serpiliyor.
Mürefte (Miryefton) binbir çiçek anlamına geliyor. Verimli topraklarında her çeşit üzüm yetişiyor ve dünya standartlarında çok kaliteli şaraplar yapılıyor. Biz Mayra Sponsorumuz olan BAĞCI ŞARAPÇILIK'ın imalathanesini gezdik, ve uzmanlardan şarapla ilgili bilgiler aldık. Üretiminde İtalyan teknolojisi kullanan 65 yıl deneyimli bu modern ve tertipli fabrikada denediğimiz şaraplar gerçekten çok lezzetliydi. Akşam sponsorumuz tarafından verilen yemekte, kocaman şarap fıçıları ve bahçe meşaleleri muhteşem bir dekor oluşturuyordu. Söylendiğine göre Mürefte'de kurbağalar bile ayık dolaşmazmış. Bizim sarhoşluğumuz ise, BAĞCI firmasının büyük bir incelik göstererek ‘Mayra 2005' adı ile ürettiği ve tüm ekiplere armağan ettiği güzel Mürefte şaraplarından değil, buradaki misafirperverlikten, dostluktan, neşeyi ve tüm güzellikleri paylaşmayı bilen denizcilerle birlikte olmaktan kaynaklanıyor. İyi ki Marya 05'e katıldık, iyi ki çok sınırlı olan iznimizi harika insanlarla paylaştık ve onlardan öğrenecek ne kadar çok şey olduğunu gördük.
Isviçre bayraklı y/y OTARIE teknesinin bayan reisi Christine'in Çardak izlenimleri:
Perşembe, 30 Haziran. Bir sonraki etap ise Mürefte – Çardak. Çanakkale Boğazının hemen girişinde bulunan Çardak'tan sonra Marmara denizine veda etmiş olacağız. Bu durak, tüm teknelerin alargada bir gece geçireceği tek durağımız. Bütün akşamüstünü denizde yüzerek, su sporları yapan gençlerimizi seyrederek geçirdikten sonra sahilde bir lokantada batan güneşin kızıllığında Belediye Başkanı Daniş Tanrıöver, ailesi ve mesai arkadaşları ile birlikte keyifli bir akşam yemeği yedik. Başkanın hediye ettiği Mevlevi tatlıları ve ikramları için teşekkür edip botlarımıza atlayarak teknelerimize döndük. Gece boyunca sürekli değişik hızlarda ve yönlerde esen rüzgar çoğumuzu uykusuz bıraktı, ama demir attıkları halde birbirine bağlanmış üç tekne sabah düğümlenen zincirlerini çözmek için bir hayli uğraştılar.
Cuma, 1 Temmuz Çardak – Çanakkale etabı. Çardak çıkış saatimiz sabah 7:00 olarak saptanmıştı, oysa saat 6:30 de gözümüzü açtığımızda çevremizde ancak 3-5 tekne görebildik. Ali yine öncü kuvvetimiz Esen ile birlikte gittiği için Ümit arkadaşımız benim yardımıma koştu. Çarşaf gibi bir denizde keyifli bir seyirle saat 10:00 sularında Çanakkale Limanına ulaşıp bağlandık. Liman görevlisi Ertan Bey 'in üstün çabalarıyle, 20 Mayra teknesi de daracık limana problemsiz yerleşti. Saat 12:00'de otobüslerimize binip feribotla Gelibolu Yarımadasındaki şehitlikleri ziyaret ettik. Rehberimiz Necdet Beyin anlattıkları, bizlere savaşın filmlerde seyrettiklerimizden çok daha farklı yüzünü gösterdi. Anıtın altında disiplinli bir şekilde İstiklal Marşı söyleyen Lise öğrencileri gelecekte ülkemizi yönetirken bugün aldıkları dersi hatırlayacaklardır.
Akşam rıhtımda Çanakkale Belediyesinin verdiği kokteylde Çanakkale Belediyesi yetkilileri, Yelken Kulübü başkanı, Merkez Komutanlığı ve Sahil Güvenlik görevlileri ile buluştuk.
Cumartesi 2 Temmuz. Bugün teknelerimiz yerinden kıpırdamıyor. Bizim programımızda sabahleyin Çimenlik Kalesindeki Askeri Deniz Müzesi ve Nusrat savaş gemisi replikası var. Çanakkale Kurmay Başkanı Murat Albay önderliğinde çok iyi düzenlenmiş müzeyi gezmek hepimiz için bir zevkti. Öğleden sonra otobüslerle Truva Harabelerini yine rehberimiz eşliğinde gezdik. Akşam güneş batarken Türkiye'nin doğaya, yeşile ve maviye gönülden bağlı, çevre ödüllü çimento fabrikası AKÇANSA tesislerini gezdik. Ağaçlarla, çiçeklerle dopdolu uçsuz bucaksız fabrika arazisinde çimento tozundan eser yoktu. Türkiye'nin diğer fabrikalarının da yakında aynı görünüme kavuşmasını dileyerek lojmanlar bölümünde bizler için özenle hazırlanmış kokteyle ve MAYRA'nın kapanış yemeğine katıldık. Plaket töreninde Mayra ailesinin denizci genç kızları Deniz (y/y UZAKLAR), Derya ve Elifsu (y/y SÜRGÜN), Shoham ve Bar (y/y AYALA), Arya (y/y ARYA) ve Işıl (y/y DOST T); minik denizciler Ece ve Ege (y/y ACAROĞLU) hediyelerini aldılar. Akçansa Fabrika Müdürü Hasan İmer , ve Komodorumuz Ali Gündüz her katılan tekne ve mürettebatını sahneye davet ederek anı plaketini ve AKÇANSA'nın büyük bir nezaketle hazırladığı, içinde nefis bir zeytinyağı ve şarap bulunan hediye heybelerini dağıttılar. Fabrika İdari İşler Müdürü Recai Gürle'nin Mayra sanatçıları eşliğinde söylediği şarkılarla, danslarla, MAYRA 2005 sona erdi. Ataköy Marina Yat Kulübünün bir klasiği haline gelen bu rallinin gelecek yıllarda da aynı coşkuyla devamını dileyerek otobüslerimizle Çanakkale Marinanın yolunu tuttuk.
y/y VAGABOND teknesindeki bizler için ise Mayra 2005, edindiğimiz yepyeni dostlarla, gittiğimiz her limanda karşılaştığımız olağanüstü konukseverlik ile tadına doyulmaz bir deneyimdi. Bu 12 günün anıları, dostlarımızın iyi dilekleri ve verdikleri anlamlı hediyeler, önümüzdeki uzun yolculuğumuz boyunca kalbimizi ısıtacak.